Sadece vakitsiz kayıpların önüne geçmeyi bilen biri iken nasıl bu hale gelebildim ki? Sevdikleri ellerinden kayıp gitmesin diye iyileştirdiğim onca insan benim bu halde olduğumu; burada, cehennemde dünyanın ve insanlığın yaratılışından önce var olan bir melek eskisi ile oturmuş bir şekilde tanrının sonunu planladığımı öğrenselerdi ne olurdu? Şeytan bana ne yapacağımızı daha doğrusu planlarını anlatırken düşüncelere dalmıştım. Bir yandan hem geçmişi düşünüyor hem de beynimin arka odasında çınlayan şarkının sözlerini içinde olduğum duruma adapte ediyordum. Sonuç ise halimin yansıması idi sanki: Sonsuzun benimle bir savaşı var; sonsuz merhamet etmeyecek bana biliyorum, sürmeyecek seninle zamanım sonsuza kadar… Sonsuz… Ne garip değil mi? Önce ölümlü olarak doğuyorsun, insanlara verilmeyen bir yetenek bahşediliyor ve şifacı oluyorsun. Peki sonra? Sonrasında ise insanları iyileştiriyorsun ve gün geliyor seçilmiş insanlıktan tanrının taşeronluğuna terfi ediyorsun. Ödülü ise sonsuzluk oluyor...
Hikaye anlatan bir ademoğlundan yaşanmışlıklardan ve çokça da gaipten gelen hikayeler. Herkese keyifli vakitler ve iyi okumalar dilerim.