Ana içeriğe atla

Romantizm ve biz erkekler üzerine güzelleme

Aslında baya uzun ve güzel bir şeyler yazmıştım ama kömürle çalışan laptopum sağ olsun kendi kendine attığı reset sonucunda boka sardı her şey (şaka lan şaka taş gibi desktopum sağ olsun) neyse; şuanda çok üşeniyorum yazmaya ama kurtarabildiğim kadarını yazmazsam çatlayacağım:

Romantizm Nedir?
Yazara göre Romantizm:
"Belli bir tanıma girmeyen niteliğini korumakla beraber,var olmanın özgür bir ruh halini işaret etmekte olan belli kalıba sokulamamış hadise."
Anonim tanıma göre ise Romantizm:
"Hemen her dilde, yaşamın gerçeklerinden kaçış, bir düşünceler, duygular ve düşler dünyasına sığınış anlamını taşıyan romantizm, aslında kapitalist burjuva düzenine,yani yitirilmiş düşler düzenine, iş hayatı ve kazancın bayağılığına karşı tutkulu ve çelişmeli bir ayaklanma hareketidir.

Romantizmin başlıklarına bakınca; felsefe, sanat, edebiyat, müzik gibi başlıkları bulunurken aşka dair bir şey yok ! Dolayısıyla bu illetin temsilcileri olan romantik çiftler de yok !

Hemcinsim olup da aslen akıllı olmakla beraber ama aşık olduklarında yada aşık olduklarını sandıklarında nedense A/da/M Salak olan erkek modellerine örnek vermek gerekirse aşağıdaki gibi sıralanabilir:

1- "Sana Sevgilim! diyebildiğim için kendimi çok şanslı görüyorum" diyen ezik model. Muhtemelen sevgilisinin hali vakti ondan iyidir ve elinden kaçırmamaya bakıyordur.
2- "Sen dünyaya sürgün bir meleksin" diyen model. Bu tarafta da malum kişimiz bilemem kaç kez sevgilisini aldatmıştır, karşı taraf o kadar iyidir (saftır) ki melek benzetmesine tabi tutulur !
3- "Seni denizdeki kumlar, gökteki yıldızlar,vs.. kadar çok seviyorum" diyen modelimiz; ki bu modelimizin sevgilisi pohpohlanmaktan çok hoşlanmaktadır. Öyle ki karşı taraf bunu anlamış ve abartılı sözcükler kullanmıştır.
4- "Sana yıldızlar kadar yakın olmak isterdim" diyen kişi de imkansızlıklardan bahsetse de açıkçası seninle yiyişmek isterdim diyor işte.
5- "İmkansız olduğun için aşığım sana" diyen modelimiz de muhtemelen fazla dizi izlemekten beyni sulanmıştır.(bkz:sen imkansızsın sensizlik imkansız diye bir şarkı vardı)
6- "Seni seviyorum, işte bu en büyük gerçek" diyen şahıs ise aklın bilimin mantığın yolunu çiğneyen davaroğlanın/(hanımlar kızmayın ama) aynı zamanda hatunun tekidir.
7- "Bir kelebek uçurdum dağları denizleri aştı seni buldu" diyen kişilikse çok tehlikelidir: hem daldan dala konarım izlenimi verir hem de rastgele sen çıktın karşıma anlamını taşır.Aman diyeyim kızlar dikkat! 
8- "Yüreğimdeki tek arzu hayalimdeki tek tutku sensin bebeğim" diyen erkeğin boşalma vakti çoktan gelmiştir kızlar yardımcı olunuz!
9- "Sevgililer öpüşürken neden gözlerini kapatır bilir misin? Çünkü gözleriyle değil de kalpleriyle görmek isterler eminim ki!" cümlesini tamamlayan bu model sözün bitimine müteakip sevgilisinin dudaklarına yapışır.ama diğerlerine nazaran ağzı daha fazla laf yapar avını kolayca kandırır.

Gökten düştü üç elma, üçü de sevgilisinin kollarında, kendi masallarını yaşayanlara... 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİR GÖLGE OLSANIZ; NEYİN GÖLGESİ OLUR, NEYİN ÜZERİNE DÜŞMEK İSTERDİNİZ?

Sorduğum tek soru bu idi. Binlerce kilometre, onlarca yıl sonra vardığımız gezegende karşılaştığımız yaşam formundan dudakları aralanmadan aldığım cevap: Kişisel olacak söylediklerim ve hatta hiç değerlendirmeye bile almayacaksınız diyeceklerimi. olmuş devamında da bende şok etkisi yaratan bir diyaloğa girmiştik bizden görünüş itibarı ile bir farkı olmayan aksine dünyanın kavurucu iklimine karşı oluşturmaya çabaladığımız korunaklı herhangi bir şehrinde kalabalığın arasına çok kolay karışabilecek görünüşe sahip yaşam formu ile. –konuşmayı yazıya dökerken kendime not> yaşam formu yerine bundan sonra Evrenin Bilinci demem daha doğru olacak sanırım.      Sizler, o mavi gezegende yaşayan akıllı varlıklar ki bazı hayvan formları siz insanoğlunun kimi örneklerinden daha akıllı durmaktalar; “ Dünya ” adını verdiğiniz o güzel gezegeni hak ettiğinizi düşünüyor musunuz? Kendisine yaptığınız tüm işkenceye rağmen halen daha size barınak olan Dünyayı hak edecek neler yapıyorsunuz?

Devil Cry

Dilim damağıma yapışmış bir halde uyanıyorum. Dışarısı aydınlık, gözüm saate takılıyor her zamanki gibi akreple yelkovan hareketsizler. Yataktan kalkıyorum aynanın önüne geçiyorum suretim bana ait değil. Pencereden bakıyorum tüm hayat olanca hızıyla devam ediyor. Öğrenciler okullarında, ebeveynleri evlerinde ya da işyerlerinde. Aşıklar parklarda, sahil boylarında veya bir sinemanın salonunda dışarıdaki boğucu havadan uzakta. Herkes, her şey tüm kâinat olması gerektiği yerde; ben hariç. Zihnim dalıp gidiyor, bu gezegene sürüldüğüm zamana. Oysa o zamana kadar ne kadar da kudretli idim. Ta ki O âdemoğlunu yaratana kadar…   Daha dün gibi; dünya denilen gezegen yaratılmış, yaşam tüm canlılığıyla çağlayan misali bu yeni gezegende çağıldıyorlardı. Bizler istediğimiz gibi cennetin küçük kopyası olan bu gezegene gelebiliyorduk. Sadece dilememiz yeterli oluyordu. İnsan denilen bir tür daha yaratılmıştı ama bizden farklı olduğu için cennette O’nun yakınında ve gözetiminde tutuluyorlardı. Bizleri

Kazanımlar kayıplara meydan vermemelidir

Belirsiz bir zaman dilimi. Ülke: Türkiye, Yer: Eski başkent Ankara’da bir tv kanalı ve o kanalda yayınlanan ve “enva-i akval” isimli bir tartışma programı. Konuklar: Harem ve selamlık düzende oturan insanlar ve rejimi onların yıkıcı hareketlerinden, fikirlerinden korumak amacıyla kurulmuş kolluk kuvvetleri. Programın sunumunu ve konukların yargılamasını ekranların en popüler siması abdûlmuttalîp hoca efendi (!) yapmakta. Abdûlmuttalîp hoca efendi aynı zamanda sık sık ağlamasıyla da meşhur bir zat. Peki, neler dile getirilmekte programda? Konuşulanlara kulak verelim isterseniz: — Günahkârların yıkılmamış son eserlerini yıkmak amacı ile ekibimle beraber kafirtepede dolanırken o uğursuz mekâna girdiğimi hatırlıyorum. Bunu neden yaptığımı bilemiyorum neticede bu işi yapabilecek robot srn6 varken hem kendimi hem de ekibimi tehlikeye atıyordum. Kafam karışık bir halde bende mi bir gariplik var yoksa bulunduğum yerde mi karar vermek zor diye dolanırken anlatacağım olaylar meydana geldi. As