Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Haziran 20, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Reaper and the Net

Öğleye doğru uyandığında yataktan kalkmayıp 5 dakika boyunca boş gözlerle tavanı izlemişti. Bir ölü gibi yatıyor bir yandan da “Ne gerek var ki yaşamaya” diyordu. Nasıl olsa yaşamı tek düze bir şekilde ilerliyordu, sokaktaki hayat hep aynı idi. Her şey tiyatroda sahnelenen bir oyundu onun için. Eli başucunda duran telefona gitti. Telefonunun tarayıcısından twitterı açtı, sayfasına girdi. Takipçisi olduğu hesapların yazdıklarını okudu. Sonra gözüne bir mesaj takıldı, biri aynı kendisi gibi düşünüyordu: “Ne gerek var ki yaşamaya, 27 yaşında ölüp gitsem ya”. “İşte” dedi “herkes bir gün ölmeyi düşünecek ve isteyecek”. Sonra da iç sıkıntısı ile mesajı retweet etti. Bir iki dakika daha yattıktan sonra telefonu bırakıp da kalkmaya çalışırken bulunduğu yuvadan uçmaya çalışan yavru kuşun uçamayıp da çaresizce yuvasından düşmesi gibi kafa üstü yatağından düştü. İlk şoku atlattıktan sonra düştüğü yerde oturdu. Sakarlığına katıla katıla gülerken aklına bir fikir geldi: Her zaman yaptığı gibi bütün